jack longon - beyaz diş - binbir sözlük
1906'da yazılmış olan "beyaz diş" metaforlarla dolu bir kuzey amerika macera romanı. bir kurt köpeği üzerinden aslında tamamen insanları ve insan ilişkilerini aynalayan bir tasvir olarak okudum ben kitabı. ayrıca sanayileşmenin getirdiği doğadan ve özümüzden kopuşun metaforunu da kitabın sonlarında çok etkileyici bir şekilde resmetmiş yazar. hayranı olduğum jack london'dan tam da alışık olduğumuz tarzda, hayata sıkı sıkı tutunan göze göz, diş dişe tadında sürükleyici bir hikaye. başlangıçta bir dişi köpek üzerinden (yarı kurt olan beyaz diş'in köpek annesi) yaşam mücadelesini, bir yandan deneyimlerimize öte yandan içgüdülerimize dayanarak nasıl hayatta kalabileceğimizi, aile kavramını, analığı anlatmış yazar. okurken aklımdan şunlar geçti; tüm dünya tarafından abartıldığını düşündüğüm "küçük prens"i okumak yerine, gerçek hayatın nasıl bir şey olduğunu asıl bu kitaptan öğrenebilirsiniz. tamam belki çocuklara göre biraz vahşi olabilir ama anlatım dili çok basit:) bu hikayede london'un dişiliğin ve analığın ayrıcalığını yükseltme biçimi hoşuma gitti. yavrusu olana dek kimseyi çok da umurasamayan dişi kurt ( kiche) doğası gereği ava çıkma dürtüsünün yanında, beyaz diş doğduktan sonra müthiş bir koruma kollama ve sevgi iç güdüsüyle bütünleşiyor. dişi kurt'un yavrusunu içgüdüsel olarak koşulsuz şartsız, yırtıcı bir şekilde (babaya karşı bile) koruması çok etkileyiciydi.. insanlar tarafından ise beyaz diş'e reva görülen kötülük ise beni işkence, itaat ve kendi yarattığımız kafes ekseni üzerine düşündürdü. toplumun sert eliyle yoğurulan beyaz diş'in bir ölüm makinesine dönüşmesini üzülerek okudum. ama sonunda onun da saf sevgi ve sadakati yaşayabilmesi yeniden içimi ısıttı. yani bukadar duygu karmaşası yaşamayı hiç beklemiyordum
s-zl-k-yaz-alt