mezarlar ne söyler - halil cibran - binbir sözlük
itiraf ediyorum ki halil cibran'ın ismini ilk duydugumda türk sanmıştım ancak kendisi döneminde osmanlı hakimiyetinden kurtulmaya çalışan ( yanılmıyorsam şimdiki suriye topraklarında büyüyen ) katolik bir lübnandır. yetişkin hayatını abd'de geçirmiş cibran siyaset, resim sanatı, şiir ve edebiyatla iç içe bir yaşam sürmüş. özellikle suriye'nin bağımsızlığı ve kadın hakları konularında faal bir yazım uğraşı olmuş daima. cibran bence zaten arap bir katolik olarak doğustan bir barış elçisi kimliğine büyümüş. ömrü boyunca da arap ve batı dünyası arasında eserleriyle bir kültür elçisi görevini benimsemiş. bu noktada cibran'ın edebi kaleminin gücü bana göre çok da irdelenmesi gereken bir şey değil. mühim olan batı'ya doğu dünyasından bir ses taşımak. bu bağlamda bir amerikan başkaı'nın cibran'la ilgili "doğu'dan gelip batı'yı silip süpüren ilk fırtınadır!" sözleri gayet açıklayıcı.
bu kitap kısa hikayelerden oluşuyor. başta yazar hakkındaki biyografik bilgiler hoşuma gitti çünkü yazarın yaşam öyküsünün temel taşlarına, eserlerinin yazım tarihlerine değinerek fazla bunaltmadan kısa ama kıymetli bilgiler verilmiş.
kitabı oluşturan hikayelere gelirsek, bunları maalesef tarz itibariyle büyük beğeniyle okuyamadım. cibran daha çok din siyaset çatışması, baskıcı otoriteleri ve talihsiz aşkları konu etmiş. bunda bir sıkıntı yok, hatta asi tavrı hoşuma da gitti ancak mesaj kaygısı okadar bariz ki absürd derecelere ulaşmış. örneğin "gelinin yatağı" adlı son öykü beni hic ikna etmedi. âni ve yaşamın doğal akışına biraz aykırı gibi, daha doğrusu evet yaşanadabilinir belki ancak gelişimlerin duygusal aktarımı konusunda beni yakalamadı. yazım dili de bana arabesk, yani fazla duygu yüklü geldi, süslü betimlemeler, cümleler çol tarzım değil. hikayedeki sosyal mesajı gayet kavradım ancak vaaz şeklinde uzun monolog aktarımları çok yeşilçam'variydi. son nefesi verirken uzunca felsefi cümleler kuran talihsiz aşıklar veya topluluğu uzun konuşmalarıyla büyüleyip fakir ama gururlu gençler...bu kadar romantizm bana göre değil sanırım:) kesinlikle önyargılı olmak istemem, bu yüzden başta "ermiş" olmak üzere yazarın başyapıtlarını da okuduktan sonra daha nihai bir fikir edinebilirim
s-zl-k-yaz-alt