belki de dünyanın sonundayım, yavuz ekinci - binbir sözlük
yavuz ekinci de bu yıl ilk kez okuduğum ve kalemini çok severek okumaya devam edeceğim yazarlar arasına girdi. okuma kulüplerinin insana kattığı en güzel şey belki de ilgi duymayıp okumayacağı yazarlarla tanışmasına vesile olması. bu kitap ve yazarla da yazarıyla konuşanlar okuma kulübü vesilesi ile tanışmış oldum.

hüseyinoğulları isimli kurgu bir imparatorlukta baba ile oğul ve kardeşler arasında geçen saltanat kavgaları temelinde ilerliyor hikaye. adını kitabın sonunda yer alan, rimbaud’nun bir mısraından alan “gül, lale, sümbül, karanfil, zambak” adlı beş bölümden oluşan roman, bir şehzadenin tahta çıkışını konu ediniyor.  padişahın ölüm haberini alan "çelimsiz, şair ruhlu ve aşık" olarak tanımlanan şehzade, aşık olduğu kadın anelya'yı korumak için saltanat kavgasına dahil olur. bir yanıyla hem babasının ölüm haberinin gerçekliğinden, bunun kendisine kurulan bir tuzak olmasından kuşku duyar hem de bu haberin gerçek olabileceği ihtimalini düşünerek kardeşleriyle rekabete girişir. ölüm ile hayat, sevgi ile nefret, cesaret ve korku, affetme ve intikam, savaş ve barış... i̇ç içe geçmiş zıt duygular çok güzel anlatılmış. ben en çok şehzade taht savaşında kardeşini öldürmekten vazgeçtiğinde ferahlamıştım okurken, tabi ki bu kararda da uzun süre kalamadı maalesef. en sonunda yaşadığı hayal kırıklığı ve belki de insanın hep kendi kendisine sorduğu soru beni bir hayli kitabın etkisinde bıraktı; "beni kim hatırlayacak? 12/2022

“şehzade musa ağzındaki eti çiğneyip oynayan enikleri göstererek, ‘bak, kardeşlik ne kadar güzel!’ dedi. savaşı kaybettiğimi, oğullarımın boğdurulduğunu ve başka bir erkeğin anelya’yı kollarına aldığını, onu öpüp kokladığını, ona dokunduğunu düşündüm. öfkeyle yerimden kalktım ve elimdeki kemiği eniklerin önüne fırlattım. ‘kardeşlik güzeldir, ta ki ortaya kemik atılıncaya dek,’ deyip yağlı kemendi şehzade musa’nın boyuna geçirdim.” (s.116)

“halk, ekmeğini verene kuyruk sallayan bir köpek gibidir. halkın bir hafızası, bir adalet duygusu yoktur. güce tapar. korktuğuna biat eder.” (s.120)
s-zl-k-yaz-alt